Koç - Oyuncu İletişimi Üstüne


" Kendi eğitimini tamamlamış bir koçun eğitimci olması "


    Sorunlu ve/veya problemli oyuncu - koç ilişkilerinde, sorunları incelerken ve sorunlara çözüm ararken sorunu oluşturan insanların, sorunlu kafa yapılarıyla sorunlara ve problemlere çözüm üretememesinin temel nedeni; kendi eğitimlerini tamamlamadan eğtimci - öğrenci rolüne soyunmuş olmalarıdır. Kendisini eğitemeyen ve kendi eksilerini bilmeyen ve farkında olmayan koçlar, bu eksi yönlerini karşı tarafta çözmeye çalışır.

     Koç için liderlik & yöneticilik ayrımını yapmak, başlıbaşına sanat ve ustalık isteyen bir durumdur. Bu sanatta ilerleme kaydeden koçlar çalıştıkları takımlarda başarılı olurken, işin sadece hiyerarşi ve yöneticilik tarafından gitmek isteyenler arkalarında büyük hasarlar ve hasarlı insanlar bırakır.

   Koç için liderlik her zaman yöneticilik yapmaktan önce gelmelidir. Oyuncular saha içinde yapacakları işleri yöneten değil, yönlendiren ve kolaylaştıran bir koça ihtiyaç duyar. Basketbolu anlayan, bilmekten bahsetmiyorum - anlayan ve anlayabilen tüm koçlar oyunun yapısı ve işleyiş düzenine göre anlık işlerde oyuncuların üst akıldan önce, yardımcı ve işleri düzene sokan kolay yapan bir lidere ihtiyaçları olduğunu anlar. Basketbol oyunu yapısı, yeni kurallar ile birlikte zaman endeksli ve çabuk bir formata geldi. Bu formatta sahada topun canlı olduğu her an için çabuk karar veren oyuncular, çabuk karar vermeye yardımcı ve doğru tercihlere yönlendirici koçlara ihtiyaç var.

    Basketbolu anlayan koçlar, takımları için gerekli olanı analiz ettikten sonra, ikinci planda kendilerine düşen görev ve sorumluluklarıda analiz etmeleri gerekir. Maç sonuçlarına göre hareket eden " klasik görüş " yerini, sorumluluğun eşit ve dengeli olarak dağıtıldığı " neo-liberal" görüşe yerini bırakmaktadır. Bu görüş; maçlara hazırlık aşamasında karşılıklı fikir alışverişi ve bilgi aktarımı şeklinde olur. Sahaya adım atmadan önce sahada karşılaşılacak durumların analizi, çözüm ve tersine mühendislik çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanması, sürpriz sonuçlarında önüne geçer.

   Problemleri ortaya çıkaran veye problemlerin oluşmasına zemin hazırlayan zihin yapısı ile sonuçları değerlendirmeye ve çözmeye çalışmak zaman kaybıdır. Her problemi ortaya çıkaran sebebin kaynağına dikkatle bakmalı ve problem ortaya çıkmadan önce alınacak tedbir ve çalışmaları gerçekleştirmek gerekir. Bu anlamda yükün çoğunluğu koçun sırtındayken, bunu dengeli ve makul bir şekilde oyuncu ve teknik ekip ile paylaşması gerekir.

    Kendinde eğitimini tamamlamamış ama kendini belirli bir seviyeye taşımış olan tüm koçlar, öncelikle kendileri hakkında dürüst ve açık fikirli olabilir. Bunu eleştiri dinlemek ve eleştiri yorumlamak olarak " klasik görüş " çerçevesinde değerlendirmiyorum. Hedefe doğru yürürken ileriye dönük akıl & mantık çerçevesinde bir yol haritası çıkarmak ve buna göre sonuçları değerlendirmek olarak alıyorum.

     Kendisini eğitmeyen hiçbir eğitimci karşısındaki insanı eğitemez. Bunu karşısındakine bilgi ve tecrübe aktarımı yapmaya çalışırken en iyi gözleyen yine bir koçtur. Basketbol sahada oynandığı kadar saha dışında kağıt üstünde stratejik hamleler ile sonuca etki edilmesine izin veren esnek bir yapıya sahip. Koçların içinde çalıştığı lig ve oyuncu seviyesine uygun bilgisi olmayanlar dışında, çoğunluk bu seviyede olmasına rağmen, eğitimci kişiliğin yetersizliği ve iletişim eksikliği yüzünden sahip olduklarını aktaramayanlar hakkında konuşmak istiyorum. Bu ikinci tipteki koçlar yanındaki teknik ekibi ve oyuncularından bahsederken onları " karşımdaki" konumuna alıyor. Sözlerine " B i z " diyerek başlayamadığı gibi kendisini ve oyuncularını " Siz " ve " ben " şeklinde ayırmak zorunda kalıyor. Bu ayrımın farkında olan oyuncular için bu koçla çalışmayı istememekten başka zaten başka bir yol kalmıyor. 

 " Takımlarında oyuncuları ile yaşadığı problemler yüzünden gönderilen koçlarda, her ne kadar farkında olmasalarda bu yolu ve durumu kendileri inşaa ediyorlar ve oyunculara başka çıkar yol kalmıyor. "

     Takımını " siz " ve "ben" şeklinde ikiye ayıran koçun, iletişim beceriksizliğinin arkasında bilgi bazında yetersizlikten çok, anlam verememe ve analiz yapma becerisindeki eksiklikler yatıyor. Bu yetersizliği kendisinde fark edemediği ölçüde, tüm hedef oklarını oyunculara doğrulttuğu zaman oyunculardan geri bildirim alamadıkça tepkisi sertleşiyor ve problemden paradox ortaya çıkıyor. Her takımda iyi & kötü performans sergileyen oyuncular için ve maçın kaderini belirleyen anların değerlendirildiği toplantılar yapılır. Bu toplantıların süresi, maçtan önce dakikalar, maçlardan sonra saatler ile ifade ediliyor ve konu basketbol oynanır önemli olan karakterdir şeklinde ilerliyorsa burada  ilk bakılacak yer şemanın üst kısmında yer alan insan yani takımın koçudur.

     Sistemlerde düzelme hiçbir zaman aşağıdan yukarıya doğru olmaz - olamaz. Sistemde bir hata meydana geliyorsa ilk bakılacak yer her zaman operasyonu yürüten, operasyonun başındaki insanın durumudur. Burası düzelmeden asla ve asla sistemde bir düzelme olmaz. Oyuncuların tüm enerjilerini sahaya yansıtmaları veya tam-tersi durumlarda koç kararlı olmadıkça ve düzeni sağlamadığı sürede hiçbir şey değişemez.

      Problemleri çözmek için adaletli bir yaklaşım, eşitlikçi bir yaklaşımdan önce gelir. Koç her zaman adil olmak zorundadır. Eşitlikçi bir anlayış, çoğulun olduğu yerde hizipleşme ve gruplaşma yapar. Bu hizipleşme ve gruplaşmanın zararı büyük olur. Koçlar yargı dağıtmak için değil, adil olmak ve adaletle hükmetmek için pozisyon almalıdır. Takım içi sosyal ilişkilerde, saha içi paylaşımlarda takımına liderlik ve yönetim yapmak için adaleti esas almayan koçlar, takım içi gruplaşmalarda ilk feda edilen ve takımdan " mecburen" gönderilen isim olur.

      Oyuncular ve koç sezon başında fotoğraflarda gördüğünüz gibi yan-yana durur. Olayların gelişimi ile birlikte bu birlik fotoğraflarının sayısı hızla azalır ve dün yanında olan insanlar ile karşı-karşıya gelinen yeni fotoğraflar ortaya çıkar. Bunun nedenleri her zaman sorunlu bir kişilikten kaynaklanmaz. Başında açık olan diyalog kanalları zamanla daralır ve işlevselliğini kaybetmeye başlar. İnsanlar karşılarındaki insanla konuşurken, nadiren karşılarındakini dinleme zahmetine girer ve genelde duyduklarını kendi iç sesleri ile harmanlayarak içlerinden konuşmaya devam ederler. Karşısındaki insanı dinliyormuş hali takınmalarına rağmen, iç-sesleri doğrultusunda duyduklarını değerlendirir ve ona göre hareket ederler. 

      Ciddi dinlemeler neticesinde halen anlaşılamayan ve derdini anlatamadığını iddaa edenler için, her kişi karşısındakini kendinde olduğu kadar görür ve anlar diyebilirim. Konuşanın kimliği ile kişiliği arasındaki farkın ortaya çıktığı bu noktayı kaçırmamak gerekir. Dinleyen kişi dediğimiz zaman onun oyuncu - koç kimliğinden bahsetmiyoruz. Kendisini belirli bir seviyede yetiştirmiş kültürlü ve anlayışlı insandan yani " kişi " den bahsediyoruz. Dinleyenin kültür seviyesi anlamaya yeterli olmadığı durumlarda konuşmacının, kelimelerini dikkatle seçmesi ve seviyeyi düşürmesi gerekir yoksa bu sağırlar konferansından hiçbir sonuç çıkmaz.

   İkili özel görüşmeler veya soyunma odası toplantılarıda yukarıda bahsettiğim düzen içinde okunmalı ve anlaşılmalıdır. Koçun bahsettiği konuların oyuncuda karşılığı yoksa, koçun board üstünde gösterdikleri " köre renkleri tarif etmek " gibi bir şeydir. Bunu engellemek ve bu durumun oluşmaması için çaba sarf etmedikçe, başarıya ulaşmak hayal olur.








   












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Basketbola Özgü Kuvvet Çalışmalarına Giriş

Ana Hatları ile Transition Defense

Temel Basketbol Eğitimi - Atletik Stance - Dribbling - Komut